21 Aralık 2015 Pazartesi

20 Aralık 2015 Pazar

ETRAFINIZDA SİZİ SİNİRLENDİREN HER İNSANA TEŞEKKÜR EDİN

Aralık 20, 2015 0 Comments

Onlar sizin en iyi öğretmenlerinizdir. Sinirlendiğiniz her insan size geçmeniz gereken bir dersi hatırlatıyordur. Emir vermesini yönetmesini seven biriyseniz, etrafınızda sürekli şunu yap bunu yap diyenler olur..Emir vermek zorunda olmadığınızı öğrenmeniz gerekiyordur. Çok konuşmasını seven bir insan değilseniz, etrafınızda sürekli konuşan insanlar olur… Kendinizi en iyi anlatma yolu konuşmanızdır ve konuşmanız gerektiğini öğrenmeniz gerekiyordur. Dağınık bir insansanız etrafınızda sürekli dağınık insanlar olur. Düzenli olmasını, disiplini öğrenmeniz gerekiyordu. Sürekli bir yerlere geç kalan bir insansanız etrafınızda dakik insanlar olur ve bir şekilde geç kalmanız için ortamlar oluşur. Zaman kavramının sadece hayatınızda kolaylık sağlayan bir araç olduğunu öğrenmeniz gerekiyordur. Sürekli değişik insanlarla aynı tarz ilişkiler yaşıyorsanız; gerçek sevgiyi ki bu şartların bağlılığın olmadığı, koşulsuz sevgidir, öğrenmeniz gerekiyordur ve bu KENDİNİZİ SEVMEK le başlar. Etrafınızda sizi rahatsız eden annenizi, babanızı, kardeşlerinizi, komşunuzu, patronunuzu, işçilerinizi, sevgilinizi, SEVİN. Çünkü her biri size geçmeniz gereken bir dersi hatırlatıyor. O dersin ne olduğunu bulun ve sizlere bu fırsatı sizi rahatsız ederek veren kişilere teşekkür edin. İnatla aynı taraftan bakmaya devam edenler, Bir şeyi anlamak için belki de tersini görebilmek daha kestirme bir yol.
* Alıntı

MUTLU PAZARLAR

Aralık 20, 2015 0 Comments


Çocukluğumdan beri Pazar günleri duygusal açıdan ikilemde olurum hep, Tatil dir Oleyyyyy !! :) Yarın okul var , iş var amaaannnn :(  Bu nedenler sanırım Cuma akşamlarını ve Cumartesi günlerini daha bir çok severim, ama yinede Pazar candır :)


Her anın kıymetini bildiğimiz güzel bir gün olsun :) MUTLU PAZARLAR


15 Aralık 2015 Salı

YÜZ YOGASI:)

Aralık 15, 2015 0 Comments

Allahım 40 yaşına girmek üzere bir panik başladı bende, yüzümmü sarktı, kaz ayakları iyicemi belirginleşti ciyakkk !!!kendi yaşımda ki insanların yüzünü dikkatle incelemeye başladım hımm benle yaşıt ama daha büyük görünüyor çıtırım ben aslına ehıheheheh :) ya benden büyük ama hiç kaz ayağı yok nasıl yaaa :(((
Tüm bu karmaşaların içinde bir gizli formül bulma çabaları , maskeler yüz yogaları :)
Her yaşta genç kalma dileğiyle , yüz yogasını deneyelim ..



7 Aralık 2015 Pazartesi

Kendi Mucizenizi Kendiniz Yaratın

Aralık 07, 2015 0 Comments

Kendi değerinizi bildiğiniz zaman hayatınızdaki mucizevi anlar artacaktır.


Zihinsel, ruhsal, bedensel olarak kendimizi dengelediğinizde, kendinizle diğerlerini bir tuttuğunuzda ve değerini bildiğinizde mucizevi anlar hayatınızda çoğalacaktır. İşte mucizevi bir gün yaşamanıza yardımcı olacak 10 adım.
 
1) Bugün bedeninize değer katacak bir şeyler yapın: Egzersiz, masaj, bedenle iletişim, detoks...gibi
 
2) Ruhunuz için bir şeyler yapın: Güzel bir müzik dinleyin, meditasyon, reiki ...gibi
 
3) Güzel bir olumlama yapın: '' Bugün kendimi ruhsal, bedensel ve zihinsel olarak sağlıklı hissediyorum '' ...gibi
 
4) Yardıma ihtiyacı olan birisine yardım edin.
 
5) Bugün bir şey öğrenin: Uzun zamandır merak ettiğiniz bir şeyi, sağlıklı bir yemek yapmayı, ya da en güzeli bir hatanızdan ders almayı...
 
6) Ulaşmak istediğiniz bir şeyin hayalini kurun ve ona zihninizde ulaşarak heyecan duyun.
 7) Uzun zamandır sevdiğinizi söylemediğiniz birine '' seni seviyorum'' deyip yüzündeki mutluluğu ve şaşkınlığı görün.
 
8.) Yirmi dakikada olsa size değer katacak bir kitap okuyun.
 
9) Bütün bunları yapınca kendinizi faydalı bir şeyle ödüllendirin ve kendinizi tebrik edin: Mum ışığında güzel bir sofra hazırlamak, küvette keyif, kuaför,bir bukat çiçek...gibi size keyif veren ve olumsuz yan etkisi olmayan bir şey yapın.
 
10) Bütün bunları yapabilme gücünüz olduğu için ve bu hazzı duyabildiğiniz için şükredin.
 
Mucizevi günler yaşamak sizin elinizde. Harika bir gün geçirmeniz, sizedeki mucizevi 
duguları harekete geçirerek hayatın diğer mucizelerini de size çekecektir.


Kendi mucizenizi kendiniz yaratın...

2 Aralık 2015 Çarşamba

30 Kasım 2015 Pazartesi

NEREDE O KARPOSTALLAR..

Kasım 30, 2015 0 Comments

Aklıma yılbaşına yakın kırtasiye dükkanından özenle seçtiğim karpostallar geldi , genelde simli olanları seçerdim çok severdim , bu ablama , bu Nihal ablama bu .... Şimdi malesef watsup,facebook, e posta ile görüyoruz aynı işi , acaba en çok hangisi mutlu ediyordu bizi, e postamı ,karpostal mı almak isterdik..Karpostal farklı ,onda farklı bir özen ,emek ve ruh var , gelişen teknolojiler işimizi kolaylaştırdı belki ama ruhumuzu aldı bence..Postaneye yıllardır işim düşmedi ,bir kez belki  o da mektup yada kart yollamak için değil , e devlet şifresi almak için .., oysa ki gönderdiğimiz kartpostal yada mektupları pullamak bile ayrı bir heyecandı ,  kaç günde gider acabanın heyecanı vardı ..
Çoğu zaman eskinin o saf, güzel duygularını özlüyorum ,

HOŞGELDİN ARALIK

Kasım 30, 2015 0 Comments


Aralık ayı itibari ile kışa girdik , Her Mevsimi severim ; kışı hele karlı geçen kışı daha çok severim , kar yağsın bolca :) kirli düşüncelerimizi , endişelerimizi , korkularımızı silip süpürsün , arındırsın zihnimizi ..Sağlıkla, mutlulukla geçecek güzel bir kış olsun :)

25 Kasım 2015 Çarşamba

VAKİT ÇOK GEÇ OLMADAN...

Kasım 25, 2015 0 Comments

KANSER NEDENİYLE ÖLEN ERMA BOMBECK ÖLMEDEN ÖNCE NE YAZMIŞ

erma son mektup
Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer;
Hastayken yatağa girer dinlenirdim.
Ben olmadığım zaman her şey
kötüye gidecek diye düşünmezdim..
Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz yakardım..
Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim..
Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile daha çok arkadaşımı akşam yemeğine davet ederdim..
Oturma odasında TV seyrederken, patlamış mısır yer.
Yerler leke olacak diye korkmazdım..
Bana gençliğini anlatmaya çalışan dedeme daha çok vakit ayırırdım..
Kocamın sorumluluklarını daha çok paylaşırdım..
Saçım bozulmasın diye, arabanın camının açılmasını önlemezdim..
Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum..
TV seyrederken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve gülerdim..
Ömür boyu garantilidir denilen hiçbir şeyi satın almazdım..
Hamileliğimin bir an önce sona erip, doğum yapmayı dilemek yerine, hamile olduğum her anın tadını çıkarır ve içimde bir canlı yaratmanın ne kadar harika olduğunu fark ederdim..
Bu o kadar nadir bir olay ki.. Mucize gibi bir şey..
Çocuklarım beni öpmek istediklerinde, asla “Önce git ellerini yüzünü yıka” demezdim..
Onlara daha çok “seni seviyorum”, ondan da daha çok “özür dilerim” derdim..
Ama başka bir hayat verilseydi en çok yapacağım şey; her dakikasını değerlendirmek olurdu..
Dikkatle bak..
Gerçekten gör..
Yaşa..
Vazgeçme..
Küçük şeyler için şikayet etmekten vazgeç..
Bana benzemeyenler, benden daha çok şeye sahip olanlar ve kimin ne yaptığı beni ilgilendirmezdi..
Bunun yerine, ilişkilerimi güçlendirmeye çalışırdım..
Sahip olduğunuz ruhsal, fiziksel ve duygusal her şey için
şükredin..
Tek bir hayatınız var ve bir gün sona eriyor..
Umarım her gününüzü değerlendirirsiniz..”

23 Kasım 2015 Pazartesi

BUGÜN GÜNLERDEN SALI :)

Kasım 23, 2015 0 Comments

GÜNAYDINNNNNNNNNNNNNN:)Her anın,her saniyenin kıymetini bilerek yaşamdan zevk alacağımız,şükür dolu bir Salı olsun,Bakalım Salı günü enerjisi nasılmış :)


SALI günü, Mars tarafından yönetilir. Mars, fiziksel olarak hareket ve enerji veren bir gezegendir. Bizim savaşçı ve mücadeleci tarafımızı temsil eder. Bu nedenle Salı günü fiziksel güç isteyen işlere yönelmek, spora başlamak, aktivasyon içinde olmak, hareket gerektiren işleri düzenlemek, teknik konulara eğilmek, tadilat ve tamirat yapmak, rekabet gerektiren işlerimiz varsa bu alanlarda adım atmak adına uygundur. Temizlenmek, arınmak enerjilerini desteklemez. Temizlik gününü Salı’ya denk getirmek pek uygun değildir anlayacağınız. Salı günü kırmızı ile temsil olur. Bugün özellikle fiziksel aktiflik gerektiren uğraşmanız gereken bir iş varsa, üzerinizde kırmızı bir giysi bulundurmak, aksesuar takmak iyi gelecektir. Salı günü ayrıca telaş ve adrenalin açısından enerjilerin yüksek olduğu bir gündür. Bu nedenle kazalara, dalgınlıklar veya fark etmemek kaynaklı sakarlıklara dikkat edin

HAYATA YÖN VEREN KELİMELER

Kasım 23, 2015 0 Comments


Asla başarı uğruna mutluluğunu feda etme. Kendi mutluluğun ve doyumun için önemli olan şeyleri yarına erteleme. Bugün dolu, dolu yaşama günüdür, piyangodan para çıktığı ve ya emekli olduğun gün değildir. Asla yaşamını erteleme.
Robin Sharma - Ferrarisini Satan Bilge

Kardeşim sen düşünceden ibaretsin Geriye kalan et ve kemiksin Gül düşünürsen gülistan olursun Diken düşünürsen dikenlik olursun
Mevlana

Elbette, talaşları testereyle doğrayamazsınız. Çünkü onlar zaten doğranmıştır. Aynı şey geçmiş için de geçerlidir. Olup bitmiş, geçmişte kalmış şeyler için kendinizi üzerseniz, testereyle talaş doğramış olursunuz.

Geçmişteolup bitenlere pişmanlık duyarak bugünü kendime zehir ediyor muyum?

Sabahları uyandığımda o günü yaşamak ve 24 saatin tadını çıkartmak için kararlı oluyor muyum?
Günlerikapalı bölmelerde yaşayarak hayatı daha yaşanır kılıyor muyum?
Bunu yapmaya ne zaman başlayacağım? Gelecek hafta? Yarın? Bugün?


  
Yaşamda komik olan; çoğu kimse gerçekten neyi istediğini ve bunu nasıl elde edeceğini anladığında artık çok geç olmuştur.
Robin Sharma - Ferrarisini Satan Bilge

Las Vegas’ta rulet masasının başında şanslı rakamın geleceği ümidiyle hep ‘sadece bir tur daha’ deyip bekleyen kumarbaz gibi olursun. Hep sahibi olduğundan daha fazlasını istesin. Bu şekilde nasıl mutlu olabilirsin ki?
Robin Sharma - Ferrarisini Satan Bilge

Yaşamına böylesi bir zenginlik katacak olan, senin kitaplardan çıkaracakların değil, kitapların sonunda yaşamını değiştirecek biçimde sende ortaya çıkaracaklarıdır. Kitaplar sana aslında yeni bir şey öğretmez. Kitaplar aslında zaten senin içinde olanları görmene yardım eder. Aydınlanma budur.
Robin Sharma - Ferrarisini Satan Bilge

Yaşamında yapabileceğin tüm hatalar, bu yollardan senden önce yürümüş olan kişilerce önceden yapılmıştır.
Robin Sharma - Ferrarisini Satan Bilge



MUTLULUĞUN BİLİMSEL FORMÜLÜ

Kasım 23, 2015 0 Comments



Gerçekten mutlu hissetmenin bilimsel bir formülü olduğunu biliyor muydunuz? Araştırmalar; mutluluğun yolunun küçük değişikliklerden geçtiğini gösteriyor
Dünyanın dört bir yanında yapılan bilimsel araştırmalar; mutluluğun formülünü bulmaya çalışıyor. Son yıllarda mutluluk, yaşama sevinci ve pozitif olma konularına sıkça eğilen bilim adamları, ortaya hayatı güzelleştirecek öneriler çıkardı. İşte o öneriler... 

YARDIMSEVER OLUN 
Psychological Bulletin'de yayınlanan araştırmaya göre; kendiniz için değil de, başka insanlar için para harcamak, size kendinizi daha iyi hissettirecek. En mutlu insanların, en büyük vericiler olduğunu ortaya koyan araştırmaya göre; bağış yaparak ve başkalarına para vererek mutluluğu yakalayabilirsiniz. 

BOL BOL ŞÜKREDİN 
Pennsylvania Üniversitesi'nden Profesör Martin Seligman; her gece onları mutlu eden üç iyi şeyi akıllarından geçiren insanların, diğerlerinden daha mutlu olduğunu kanıtladı. Sizi mutlu eden şeylerin önemli olması da gerekmez; eşinizin, sevdiğiniz tatlıyı almayı hatırlaması bile şükretmeniz için yeterli. 

YENİ BİR ŞEY DENEYİN 
Çalışmalar; maceraya katılan, yeni deneyimler yaşayan ve rutinlerini değiştiren insanların daha mutlu olduğunu ortaya çıkardı. Yeni şeyler denemek, beyin dalgalarını da uyarıyor. 

HEDEFLER BELİRLEYİN 
Psikolog Jonathan Freedman, kendilerine kısa veya uzun vadeli hedefler koyanların, koymayanlara göre daha mutlu olduğunu iddia ediyor. Wisconsin Üniversitesi'nden Richard Davidson, "Bir amaç doğrultusunda çalışmak, olumlu duyguları devreye sokar" diyor. 

TARAFSIZ OLUN 
'Ultimate Happiness Prescription' adlı kitabın yazarı Dr. Deepak Chopra; mutlu olmak ve aydınlanmak için tarafsız olmak gerektiğini söylüyor. Chopra, "Eğer kendi bakış açınızı savunmayı bırakırsanız, enerjinizin yüzde 99'unu tasarruf edersiniz ve çok daha mutlu olursunuz" diyor. 

İNANÇLI OLUN 
Yapılan yeni çalışmalara göre; inançlı insanlar, olmayanlara göre hayatlarından çok daha memnun ve daha mutlu. Doç. Bruce Headey'in, Melbourne Üniversitesi'nde yaptığı 25 yılık araştırmanın sonucunda; inançlı insanların, kariyer endişesinden kaçındıkları ve duygusal açıdan daha istikrarlı oldukları ortaya çıktı. 

EN AZ ALTI SAAT UYUYUN 
İngiltere'de yapılan bir çalışma; günde en az 6 saat 15 dakika kesintisiz uyumanın, insanları mutlu ettiğini gözler önüne serdi. 

10 İYİ ARKADAŞ EDİNİN 
Nottingham Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırma; en az 10 iyi arkadaşa sahip olduğunu söyleyen yetişkinlerin, beş veya daha az yakın arkadaşa sahip olanlardan daha mutlu olduğunu ortaya koydu. Çalışmaya göre; daha mutlu hissetmek için, arkadaş çevremizi genişletmemiz gerekiyor. 

SIK SIK GÜLÜMSEYİN 
Gülümsemek ve mutluymuş gibi davranmak, gerçekten üzgün olduğunuzda kendinizi daha iyi hissetmenize neden oluyor. Birçok araştırmaya göre; sadece gülümseme hareketi bile, insanların kendilerini daha mutlu hissetmelerine sebep oluyor. 

ROMANTİZM ÖNEMLİ 
İlişkilerin, mutluluk üzerinde büyük bir etkisi var. Biliminsanlarının Cornell Üniversitesi'nin yaptığı araştırmaya göre; ilişkisi olan insanlar; olmayanlara göre daha mutlu. 

İŞE YAKIN OTURUN 
İngiltere'de yapılan son araştımalarda ise; iş yerine 20 dakika mesafede oturan kişilerin, daha mutlu olduğu iddia ediliyor. Her gün kat edilen yolun uzunluğu; sağlığı ve formda kalmayı doğrudan etkiliyor. 

GENÇ GÖRÜNMEK İÇİN BU 8 GIDAYI SINIRLAYIN!
Gençliğinizi korumanız için sadece gece kremleri ve anti-aging ürünler kullanmanız yeterli değil. Günlük hayatınızda sıkça tükettiğiniz sekiz gıdayı azaltırsanız; hem zahmetsizce, hem de ekonomik yoldan daha genç bir görünüme kavuşabilirsiniz. İşte o besinler: 
TUZ: Tuz, göz çevresi gibi ince deriyle kaplı alanlarda, cildi zayıflatarak kırışıklıklara neden olabilir. 
ŞEKER: Aşırı şeker tüketimi, derinin yaşlanma sürecini hızlandırır. Bir hafta şeker yemezseniz, cildiniz parlayacaktır. 
KAHVE: Cildinizi kurutan kahve, göz çevresindeki kırışıklıkları da artırır. Kahve yerine, yeşil çay içebilirsiniz. 
ALKOL: Vücuttaki suyun atılmasına neden olan alkol, göz altı torbalarına neden olabilir. 
KIRMIZI ET: Kırışıklıkların erken oluşmasına yol açabilir. Kırmızı et tüketimini, haftada bir veya iki kezle sınırlandırmak gerekir. 
BASİT KARBONHİDRATLAR: Ekmek veya makarna gibi gıdalar, ciltteki kolajeni parçalayarak cildin esnekliğini yitirmesine neden olur. 
BAHARATLI GIDALAR: Kan damarlarını kurutan bu gıdalar, menopoz sonrası dönemde cildin hızla kırışmasına yol açabilir. 
SODA: Soda; diş minesini savunmasız hale getirir. Ayrıca şişkinliğe ve cildin matlaşmasına neden olur. 

DAHA FAZLA MAVİ
Sussex Üniversitesi araştırmacıları; mavi rengin stresi yok ettiğini, mutluluğu artırdığını ve özgüveni geliştirdiğini tespit etti. Çalışmaya göre; çevrelerinde mavi rengi görenler, kendilerini daha mutlu hissediyor. İngiliz Daily Mail gazetesinde yayınlanan bir araştırmaya göre de; mavi sevgisi, atalarımıza kadar uzanıyor. Özellikle akşam saatlerinde mavi renkle iç içe olmak kişiyi çok daha mutlu ediyor. 

19 Kasım 2015 Perşembe

TEMİZLİK YAPTIM BUGÜN

Kasım 19, 2015 0 Comments







Temizlik Yaptım bugün... Temizlik Yaptım Bugün
Hem de tüm benliğimde...
Tüm kaslarımı, sinirlerimi, kemiklerimi hatta kanımı temizledim...
En küçük yerlerine, kıvrımlarına girmiş, sinmiş bütün pislikleri attım...
Kırgınlıklarımı dışarı çıkardım ilk önce...
Görmenizi isterdim...
İçimde ne kadar da büyük bir yer kaplıyorlarmış...
Kırgınlıklarımı atarken, bakmadım neydi onlar diye...
Gelecek geçmişten çok daha fazla yaşanmaya değer...
...
Onların yerine bağışlamayı yerleştirdim özenle..
Titizlikle her kırgınlığın üzerine ektim bağışlamanın tohumlarını...
Bağışlamayı ekerken, tekrar kırılmaktan korkuyordum belki...
Kıskançlığımı çıkardım...
Meğer ben ne az kıskanmışım... Çok kolay oldu. Sevindim...
Sanki kaybettiğim bir eşyamı bulmuş gibi oldum...
Çok şükür ki kin ve nefret yoktu yüreğimde...
Nasıl temizlerdim bilmiyorum...
Sıra korkularıma gelmişti...
Çıkarmaya bile korktum önce...
Ne çok alışmışım onlarla yaşamaya...
...
Bunca acı ve endişeye nasıl alışılır anlayamadım...
Her gün yeni yeni endişelerle beslenen yeni korkular birikmişti içimde...
Mutluluklarımı, umutlarımı ne de çok ertelemişim...
O an bu ilgiyi onlara verseydim, her gün onları düşünüp birer umut daha
ekleseydim, almadan verip, beklemeden sevseydim, her şeyden önce içimdeki
sevginin ve gücün daha fazla farkında olsaydım böyle bahar temizliklerine
ihtiyacım kalmazdı...
Çok zorlandım korkularımı temizlemekte...
Birbirlerinin içine halkalar biçiminde girmişlerdi, kenetlenmişlerdi adeta...
...
Ama bir bebek şefkatiyle, öperek, severek, okşayarak ve onları bir zaman kabus
gibi yaşamaktan pişmanlık duymayarak çıkardım içimden...
Kızsaydım korkularıma, bağırıp çağırsaydım onlara yine dönüp dolaşıp
geleceklerdi biliyorum...
Temizlik yaptım bugün, bahar temizliği...
Neşe ektim, hoşgörü, güven, sevgi ektim...
Almadan vermeyi, sevilmeden sevmeyi, paylaşmayı ektim...
Çılgınlık ektim, doğallık, bağışlama ektim içime...
Aşk ektim her hücreme... Çoşku, heyecan, sessizlik ektim...
Tüm güzel fikirler sessizken geliyor bana...
Kabullenme ektim... Baş eğme değil...
Olduğu gibi kabullenme...



18 Kasım 2015 Çarşamba

EFT DUYGUSAL ÖZGÜRLEŞME TEKNİĞİ

Kasım 18, 2015 0 Comments

EFT

EFT tekniği uygulanması çok basit bir tekniktir , sizi olumsuz etkileyen negatif düşüncelerden ve kaygılardan uzaklaştırır, her an uygulayabilirsiniz.Ben deneyimledim :)Tavsiye ederim , ciddi anlamda rahatlamanıza neden oluyor.Tabi düzenli çalışılması gerekiyor , ben malesef bu konularda ciddi disipline giremedim :))Ancak niyet ettim terbiye olmaya benim ve bütünün hayrına :))

Eft anlatan alıntı ve video paylaşıyorum , şifa olması dileğiyle ...



“Bütün olumsuz duyguların nedeni, vücudun enerji sisteminin bozulmasıdır” Gary H.Craig
Düşüncelerimizin negatif olması, yaşadığımız travmalar, korku suçluluk nefret kırgınlık gibi duygular, ilgili meridyenlerde tıkanıklığa neden olur. Bu duygular ve travmatik anılar bedenin enerji kanallarında saklandıkça, bedensel rahatsızlıklar ve psikolojik acı olarak kendisini tezahür ettirir.
İşte bu noktada, EFT; bedenimizdeki bazı meridyenlere vuruş ve olumlamalar ile tıkanmış enerjiyi dağıtmayı ve dengelemeyi amaçlıyor. Enerji meridyeni dengelendiğinde, tıkanıklığa neden olan duygu da kayboluyor.
EFT için sorunun ne zamandır süre geldiği önemli değil. Terapilerdeki gibi amacı ‘anıyı tedavi etmek’ olmadığı için, tedavi süreci kişiye psikolojik acı vermiyor ve uzun seanslar gerektirmiyor. İlaç ve iğne tedavisi içermiyor. EFT’nin işe yaraması için, kişinin buna inanması da gerekmiyor.
EFT, fobilerden kurtulmak için (örümcek korkusu, yükseklik korkusu, toplum önünde konuşma korkusu vb), bağımlılıklardan özgürleşmek için(sigara, alkol bağımlılığı), fiziksel ağrılardan kurtulmak için(sırt, bel ağrıları vb), geçiş acılardan özgürleşmek için (tacize maruz kalma, travmalar vb) için kullanılabilir. Hiç bir yan etkisi olmadığı için, her durumda kullanılabilir.
Ayrıca terapistler, tıp doktorları, akupunktur ve refleksoloji uzmanları, tedavi sürecini bu teknik ile birleştirebilirler.
eft vuruş noktasi
Vuruş Noktaları:
Eller için:
Örneğin; Babam ben 15 yaşında iken, misafirlerin önünde bana bağırmasına ve tokat atmasına rağmen, kendimi derinden ve tamamen kabul ediyorum.
Başınızın üst kısmı
Kaşınızın hemen başlangıcı
Her iki gözün dış kenar kemiği
Gözünüzün altı elmacık kemiğinizin üstü
Burnunuzun altı ile üst dudağınızın ortası
Alt dudağınızın altında çene kıvrımının ortası
Köprücük kemiğinin hemen altı
Erkekler için, göğüs ucu hizasında kol altı, bayanlar için; kol altının 4-5 cm altı
eft eller
Baş parmak noktası
İşaret parmağı noktası
Orta parmak noktası
Küçük parmak noktası
Gamut noktası; elin üstünde yüzük ve küçük parmak arasındaki ayrımın ortalama 2 cm üzerinde
Arkadaş noktası; elin yumruk yapıldığında, elin dış yanında oluşan kıvrımın hemen üstünde
Madalyon-Hassas noktası; vücudun sol tarafında kalbin 3-4 cm üstünde kemiğin altında kala noktadır.
Önce sorunun 1-10 arasında büyüklük derecesini belirliyoruz. Amacımız EFT yi tekrar tekrar uygulayarak, durumu sıfıra indirgemek.
Başın üst kısmından başlayarak, işaret ve orta parmağımızla beraber, başımızın üst kısmından başlayarak, sırasıyla her vuruş noktasına ortalama 7 vuruş yaparak ilerliyoruz. Daha sonra hassas noktaya ya da arkadaş noktasına aynı işlemi ovalayarak yapıyoruz. Ve ovalama ya da vurma sırasında şu cümle kalıbını sesli ve hissederek söylüyoruz.

Bu………………sahip olsam da, kendimi derinden ve tamamen kabul ediyorum.
Hala…………… bir kısmına sahip olsam da, kendimi derinden ve tamamen kabul ediyorum.
Örneğin; bu sosyal fobiye sahip olmama rağmen, kendimi derinden ve tamamen kabul ediyorum.
Bir yandan vuruşumuza devam ederken bir yandan olumlamamızı sesli olarak söylüyoruz.
Bir tur tamamlandığında derin bir nefes alalım ve tekrar sorun derecesi sıfıra inene kadar devam edelim. Ancak sonraki turlarda, olumlamamızı şu şekilde değiştiriyoruz.
Örneğin; Hala bu sosyal fobinin bir kısmına sahip olsam da kendimi derinden ve tamamen kabul ediyorum.
Uygulama sırasında, sorununa genel bir ifade kullanmak yerine daha özel bir ifade kullanmak daha etkili çözüm sağlıyor. Örneğin insanlara genel bir kırgınlığınız varsa bunu düşünmeye sebep olan birkaç anı hatırlayın ve bunun üzerinde çalışmalar yapın.
eft 1
Bir konu ile çalışırken, muhtemelen anılar hatırlandıkça saklı kalan diğer duygular ya da başka anılar ortaya çıkacağı için, olumlama cümleleri de bu ölçüde değişmeli. Çünkü asansörden korkan biri aslında nefessiz kalmaktan korkuyor olabilir ve bunun sebebi de küçükken boğazına bir madde kaçması ve bu süre içinde çok telaşlanması olabilir.
Vuruşlar sayesinde, sorunun enerji bedende yarattığı blokajı ortadan kaldırırken, onaylamalar sayesinde de zihinsel olarak sorunu bırakmış oluyoruz. Israrla yapılan çalışmalar ve sorun başka yönleriyle tekrar alıp EFT yi uygulamak sonuç getirecektir. Seans sırasında şarkı söylemek kişinin o anda aklına gelen şarkı sözleri ya da göz çalışmaları da kullanılabilir.
Yazı ile bu teknik öğrenilemeyeceği için, istek duyuyorsanız, eğitimini almanızı öneririm. Ayrıca bahsettiğim olumlamalar ve vuruş noktaları bu eğitimin birinci kısmını kapsıyor.
Kaynakça: Enerji Tıbbı Uygulamaları Derneği

ANI YAŞAMAK..

Kasım 18, 2015 0 Comments


Tanrım beni yavaşlat, 
Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir… 
Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele… 
Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver. 
Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür. 
Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol… 
Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret; bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı, güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret… 
Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat. hatırlat ki, yarısı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yasamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim…
Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır… 
Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardim et. 
Yardim et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim. 
Ve hepsinden önemlisi… 
Tanrım, Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET, Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR, İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ver….... 

9 Kasım 2015 Pazartesi

DİLEĞİN NASIL GERÇEKLEŞİR ?

Kasım 09, 2015 4 Comments

Dileğinizin  gerçekleşmesi için kuantum , dua ,zikir ,tespih hangi yöntemi uygularsanız uygulayın ,asl olan kalpten istemek , Ve hayrımıza olanı istemek , yani bir dileğinizi dilerken "Benim ve bütünün hayrına demek.
Okuduğum onca kitap,makale vs.ortak olan tek şey istediğimiz şeyin gerçekleşeceğine dair duyduğumuz şüphemiz o şeyin gerçekleşmesine mani olduğudur.Yani tam tüm enerjimizle istediğimiz şeye yoğunlaşırken tamda olmak üzereyken , şüphe duymamız olumsuzluğa düşmemiz,imkansız görmemiz o şeyi bizden uzaklaştırıyor - muş.
Ama şunu biliyorum hayatımdan deneyimledim , eğer bir şeyi kalpten ister , olacağını düşünür ve olmuş gibi hissedersek gerçekten onu yaşıyoruz ,O zaman bunun ne olduğunu bilmiyordum tabi, ama yaşıyordum bir mucize olduğunu bilmeden. Ancak zaman geçtikce , sorumluluklar arttıkca hayatımı otomatik bir şekilde yaşayıp duygularımı yitirdikce bu mucizelerden uzaklaşmaya başladığımı anladım.
Tekrar mucizeler yaşamak imkansız değil , benim gibi arayış içinde iseniz doğru yerdesinizdir umarım :)
Aşağıda ki alıntıları bir inceleyelim ,


 İstek- Israrcı olma 
Bir dileğimizi ne kadar çok ister ve ne kadar çok ona odaklanırsak, evrene yaydığımız enerji de bir o kadar güçlü olacaktır. Bunu telefon sinyaline benzetebiliriz. Eğer telefondaki sinyal düşükse, bir başka kişiyle kesik kesik konuşuruz ve kendimizi zar zor ifade ederiz, buna nazaran sinyal yüksekse sesimiz daha net çıkar. İşte bir şeyi çok istemek ve istekte ısrarcı olmak ilk koşuldur. İstemenin şiddeti, evrene ulaşım sinyalini yükseltir. Bu yüzden en hızlı gerçekleşen şeyler, o sırada en çok ihtiyacımız olanlardır.  Bunu hepimiz deneyimleriz. Bir anlığına parasız kalırız, ihtiyacımız vardır, öyle bir gönülden geçiririz ki, mucizevî bir şekilde elimize para geçer. İhtiyacın fazla olması da, o şeyi derinden istememize neden olur. Bu da daha kolay evrene isteği taşır. 
Hazırlanış – Düzen 
Tedriç ve çalışma-teksir yasasından bahsettik.  Anlık düşünceler ve yayılan anlık enerjiler, evrensel dengeden dolayı hemen dağılır. (Buna mühendislikte entropi yasası denir, her şey düzensizliğe doğru gider.) Bu yüzden bir şeyi sadece istemek, o şeyin olması için yeterli değildir. Enerji belli bir süre sonra dağılmaya meyillidir. Lakin her gün düzenli olarak isteğimize konsantre olursak, enerji yoğunlaşacağı için dağılmadan aynı bir enerji topu gibi evrene yollayabiliriz. Bunun için aynı saatte ve periyodik olarak yapmak oldukça önemlidir. Kendimize bir gün veya süreç belirleyelim -mesela 7 gün gibi- ve aynı saatte düzenli olarak çalışmayı yapalım. 
İkinci olarak bir dileğin gerçekleşmesi için ne kadar uzun bir ön hazırlık aşaması yaparsak, bir şeyleri gerçekleştirmek o kadar kolaylaşır. Çünkü ön hazırlığa başladığımız anda enerji zaten odaklanmaya başlar, odaklanmış enerjiye isteği yükleyerek göndermek çok daha kolaydır. Ön hazırlıklara örnek vermek gerekirse, bir mum veya tütsü yakabilir, bunun yanı sıra ortamı fiziksel olarak arındırıp temizleyerek, toplayarak, ortamdaki ruhsal enerjiyi de düzenleyebilir, çalışma öncesi banyo yapabiliriz. (abdest almak, enerjiyle arınmak vs.) Bu ön hazırlıklar aynı zamanda çalışmanın ne kadar önemli olduğu mesajını bilinçaltına gönderir ve bizi buna inandırır. Özellikle dileğimizi gerçekleştirmek istediğimiz alanı temizlemek, enerjiyi daha net aktarmamıza yardımcı olur. Çünkü dağınık odalardaki enerjiler de dağınıktır, bu da enerjiyi yoğunlaştırmayı zorlaştırır. Feng shui, bu noktada devreye girer. 
İmajinasyon (imgeleme)
Kızılderili bilgeler, “Bir kişiyi ne kadar net imajine ederseniz, o kişiye o kadar kolay şifalandırırsınız.” derler. Aynı şekilde bir şeyi ne kadar net imajine edersek, o şeyi gerçeğe dönüştürmemiz o kadar kolay ve güçlü olur. Bu çok kilit bir noktadır. Haliyle, mesela gerçekleştirmek istediğimiz şeyi bir kâğıda yazdıysak, kâğıdı avucumuzda tutarken, duygularını dahi hissederek dileğin gerçekleştiğini güçlü bir şekilde imajine etmeliyiz. Sonra bu imajinasyonun enerjisini kâğıda aktarmalıyız. Bundan sonra o dilek kâğıdını yakmak, yüklediğimiz enerjiyi serbest bırakmamızı sağlar. 
Enerjiyi yükseltmek 
İsteğimizi oldurmak için konsantre olurken bir taraftan da enerjimizi yükseltmemiz gerekir. Bunun kullanılan en eski metodu mantra veya zikir kullanmaktır. Önce yavaşça başlanılan mantrayı, git gide daha hızlı söylemeye başlarız. Hızlandıkça enerji yükselir ve enerji tavan yapana yani en yüksek hıza çıkana kadar mantrayı tekrar etmeye devam ederiz. Burada kullanılan mantranın illa Sanskritçe veya Arapça olması gerekmemektedir. Mesela ev istiyorsak “Evim Var”, para istiyorsak “Para bana geliyor” gibi kalıplar da yeterlidir. Eski şamanlar bu enerji yükseltmeyi, dans ile yaparlardı. Dans ederler ve dansı hızlandırırlar, sonra bağırarak, yükselttikleri enerjiyi evrene serbest bırakırlardı. 
Bir diğer enerji yükseltme yöntemi mantra kullanmadan imajinasyonla ışığı auramıza çekmektir. İlahi ışığı taç çakradan alarak tüm auramıza yayar ve ilahi Olanla bağlantıda olduğumuzu hissederiz. Böylece enerjimiz çalışma için yükselmiş olur.
Başka bir yöntem de çember oluşturmaktır. Bunun için çevremizde hayali çember yaratırız (mavi-beyaz renkte). Daha sonra ellerimizi havaya kaldırır ve “Bu alemle ruhsal alem arasındaki sınırı kaldırıyorum, çemberdeki tüm isteklerim evrende gerçekleşir” diyerek yavaşça elleri indirirken bir sis perdesini araladığımızı imgeleriz. Böylece yarattığımız sınırlı enerji alanında evrenle bağlantı sağlayacak güçlü bir ilahi mabet yaratmış oluruz. Bu yöntemi yapacaksak, çemberi hep aynı yerde açmanın faydası vardır. 
Kelam 
Yaratıcı “Ol” demiş ve Evren yaratılma sürecine girmiştir. Özellikle “OL” dendiğinin vurgulanması yani bu emrin ses enerjisi olarak verildiği ifadesi tesadüf değildir. Burada pek tabi ki gizli bir bilgi vardır. Fizik öğretmenim Nuray Hoca, her zaman “Sözler, evrene vurulan mühürlerdir” derdi bana. Gerçekten de bir şeyi sesli olarak kelimelere dökmek yani süptil düşünceleri, daha fiziksel enerji olan ses enerjisine dönüştürmek, bir şeyleri ol’durmayı kolaylaştırmaktadır. O yüzden bir şeyleri dilerken bunları sesli dilemek, enerjinin gerçekleşmesini kolaylaştıracaktır. Aynı şekilde olumsuz şeylerin de sesli söylendiğinde daha çabuk başımıza geldiğini fark etmişizdir. Bu yüzden ne söylediğimize çok dikkat etmeliyiz.
Enerjiyi Serbest bırakmak 
En kritik nokta burasıdır. Birçok insanın isteklerinin gerçekleşmemesinin tek sebebi enerjiyi serbest bırakmayı atlamalarıdır. Israrcı olduktan, dileği dileyip, enerjiyi yükselttikten sonra, bir anlığa isteğimize dair hiçbir şeyi umursamamak, bir hiçlik duygu durumuna geçmek durumundayızdır. Böylece yaydığımız ve odakladığımız enerjiyi serbest bırakırız. Eğer gerçekleşmesini istediğimiz dileğe çok fazla odaklanırsak, enerji akışını tıkarız ve dileğimiz evrene ulaşmaz. İsteğimize odaklanmalı ama buna bağlı ve bağımlı olmamalıyız, böylece enerjinin ve dileğin akmasına izin verebiliriz. Bu aynı su hortumunun üzerine basmak gibidir ve bu da suyun akışını engeller. İstedikten, odakladıktan sonra tam bir güvenle gerisini evrene bırakmalıyız ve daha fazla (ta ki ertesi gün çalışmayı tekrarlayana kadar) o isteğe odaklanmamalıyız. 
Eğer mantra kullanıyorsak, bunu bir bitiriş cümlesiyle yaparız. “Öyle Olsun!” “Dileğim Gerçekleşti” gibi bir niyetle bağırarak son noktayı koyar ve enerjiyi bırakırız. Bu üzerimizde ki yoğun enerjiyi atmak gibidir. Eğer kâğıda enerji yüklediysek, enerjiyi serbest bırakmak için dilek kâğıdını yakmalıyız.
Saf niyet-şüphesizlik- Sessizlik 
Dileği dilerken ve diledikten sonra olabildiğince saf bir niyete sahip olmalı ve şüphe gibi kötü titreşimli enerjilerden uzak durmalıyız. Onun gerçekleşeceğine dair tam bir güvene sahip olmalıyız. “Gerçekleşecek mi acaba?”, “Ne zaman gerçekleşir?”, “Olursa hayırlı olmaz mı?” Gibi soru işaretleri ve gerçekleşeceğine dair şüpheler, yaydığımız enerjiyi kesintiye uğratır ve evrene zıt bir enerji gönderir. Bu şüpheler evren için,“Evet ben bunu istedim ama bir tarafım istemiyor” demektir. Bu da gerçekleşmesini engeller ve enerjilere set koyar. Bu yüzden hiçbir şüphe olmaksızın, saf niyetle istemeliyiz. 
Eski gelenekler, bir diğer önemli noktanın, dileğimiz gerçekleşene kadar sessiz kalmak olduğunu söylerler. Dilediğiniz bir şeyi ve çalışmayı insanlara söylemek, enerjinin akışını kirletir. Bu yüzden sessizlikle, dileğinizi kutsayın ve gerçekleşene kadar bu konuyla ilgili enerjiyi kirletecek yorumlar yapmaktan sakının. Başkalarına söylemeniz ve başkalarının konuyla ilgili yorumları da enerjileri kirletecektir. 
Bütünün Hayrı 
Her daim çalışmayı yaparken “bütünün hayrına” demeyi unutmayın. Bir şeyleri ol’dururken bir denge süreci vardır. Hayırlı olanı ol’dumak için “bütünün hayrına” diye niyetlenin ve sonra evrene tam olarak güvenin sahip olun. Bütünün hayrına derken içinizde şüphe veya korku olmasın, bunun yerine tam bir teslimiyet duygusu sizi sarsın. Zaten bütünün hayrına diyerek, hayırlı olmayacak enerjileri engellemiş oluruz. Öte taraftan dileğimiz gerçekleşmezse, bunda bir hayır olduğunu bilmeli ve önümüze bakmalıyız. 
Eğer bu püf noktaları, isteklerinizi gerçekleştirme konusunda takip ederseniz, dileklerinizin daha kolay gerçekleştiğine şahit olabilirsiniz. Bunları her tür dilek çalışmanızda (The Secret, Reiki, Dilek kâğıtları vs.) kullanabilirsiniz. İçinde olduğumuz dönem zaten Spiritüel anlamda dileklerimizin daha hızlı gerçekleştiği bir dönemdir.  Haliyle bunlar bizim süreci daha iyi kontrol etmemizi sağlar. Bir sonraki sayıda, bu püf noktaları kullanarak yapılacak bazı dilek çalışmalarını vereceğim. Tüm dileklerinizin, bütünün hayrına, gerçekleşmesi dileğimle…

8 Kasım 2015 Pazar

SEN ÖLÜNCE KİM AĞLAR ?

Kasım 08, 2015 0 Comments

Ben Ölünce kimler ağlar biliyorum :) Ancak yaşarken gülmek , güldürebilmek  ve hayatın hakkını vererek yaşamak lazım .Robin Sharma kitaplarını seviyorum , hayata dair tavsiyeler veriyor , güzel ve anlamlı sözleri var.Bu açıdan okuyucuyu içsellik anlamda geliştirdiğini düşünüyorum.

Sen Ölünce kim ağlar kitabından bazı alıntılara yer verdim, bazı kitaplar hemen okunup bitmez,her okuduğunuzda bir kelimenin daha önce fark etmediğiniz bir anlam ifade ettiğini görürsünüz.İşte Sharma'nın kitapları bu şekilde :)


Sizlerde benim gibi kişisel gelişin kitaplarına meraklıysanız Robin Sharma kitaplarını tavsiye ederim , kendi adıma yılların getirdiği kalıbı yıkarak , hayatı zevkli kılan kalıplar oluşturma yolundayım zor ama imkansız değil , bu yolda çabalayan herkese kolaylıklar dilerim :)

Ölüm döşeğinde George Bernard Shaw’a, “Hayaterınızı tekrar yaşama şansınız olsaydı ne yapardınız?” diye sorulmuş. Bernard Shaw kısa bir süre düşünmüş ve iç çekerek cevap vermiş. “Aslında olabilecekken hiç olamadığım kişi olmak isterdim.” Aynı şeyin sizin de başınıza gelmemesi için bu kitabı yazdım. Bu nedenle, size içtenlikle soruyorum, siz ölünce kim ağlayacak? Bu gezegende dolaşma ayrıcalığına hâlâ sahipken, kaç yaşamı etkileme fırsatınız olacak? Yaşamınızın sizden sonraki nesiller üzerinde ne gibi etkileri olacak? Son nefesinizin ardından bırakacağınız miras ne olacak?
Aynı şeyin sizin başınıza da gelmemesi için bu kitabı yazdım.
Mutlu olduğumuzdan dolayı gülmüyoruz… Güldüğümüzden dolayı mutlu oluyoruz.
Çocukluk yıllarımda babam, bana asla unutmayacağım bir şey söylemişti: “Evlat, doğduğunda tüm dünya gülümserken sen ağlıyordun. Öyle bir yaşam sür ki öldüğünde tüm dünya ağlıyorken, senin yüzünde gülümseme olsun.” Hayatın gerçekte ne olduğunu unuttuğumuz bir çağda yaşıyoruz. Bir insanı rahatlıkla Ay’a gönderebiliyoruz ama caddenin karşısına geçip komşumuzla buluşma konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Dünyanın diğer tarafındaki bir hedefi bir füzeyle hatasız bir biçimde vurabiliyoruz ama çocuklarımızla kütüphaneye gitmek için zaman ayırma konusunda sıkıntı yaşıyoruz. İnsanlığımızla bağlarımızı yitirdik. Amaçlarımızı kaybettik. En önemli değerlerimizi göz ardı ettik.