3 Kasım 2019 Pazar

ZAMAN ÇOK DEĞERLİ

Kasım 03, 2019 0 Comments

Zaman hızla akıp gidiyor.Umarım seçimlerimiz zamanımızı harcadığımız değil, hak edene hediye ettiğimiz şekilde geçer.
Ancak gün gelirde  zamanımızı ısrarla olmayacak,değmeyecek bir sey için harcadığımızı anlarsak deneyim olarak görmek en iyisi olur. Bazende olmayacağını bilir bile bile lades deriz.
O zamanda için rahatmı, aklında soru işareti kaldımı ona bak, rahat ol olmayacaksa içinde zerre şüphe kalmayana kadar çabalamışsındır, o zaman dön kendinle gurur duy.
Bencil olmadığın, değer verdiğin,menfaat beklemediğin için alkışla kendini.
Son nefesinimize kadar deneyimliyoruz, öğreniyoruz. Kızma kendine, ders olarak gör, ne alman gerekiyorsa ne öğrenmen gerekiyorsa öğren yoluna devam et.
Aynı şeyleri tekrar tekrar yaşıyorsan demekki dersi almamışsın, ders karşında değil içinde oraya bak.
Mutlaka göreceksin, sabırla ama farkındalıkla bekle...

Görmeye niyet ediyorum,ya hayırlısı ile verme alma döngüsü içinde devam etsin, yada vereyim sınavımı bitsin...

22 Ekim 2019 Salı

ANDA KALMAK

Ekim 22, 2019 0 Comments

Maddi sıkıntılarınız, toplantılar, sınavlar, aşk hayatınızdaki karmaşalar…
Size çok ilginç bir şey söyleyeyim mi?
Aslında hayatımızın yaklaşık %80’inde HİÇBİR sıkıntınız yok. Hem de hiç… Eğer güvenli bir ortamda şu yazıyı okuyabiliyorsanız, aslında şu an HİÇBİR sorununuz yok.
Bakın kaygılarınızdan bahsetmiyorum, yarınki toplantınızdan, dün yaşadığınız kavgadan bahsetmiyorum. Şu andan bahsediyorum… Sadece durun ve kendinize sorun: “Tam şu an yolunda gitmeyen bir şey var mı?” Tehlikede misiniz? Ağrınız, sancınız var mı? Size yöneltilen bir şiddetle veya herhangi kötü bir durumla karşı karşıya mısınız şu an? Şimdi de kendinize bunu hemen hemen her soruşunuzda “hayır” cevabı aldığınızı ve yaşamınız boyunca anda kaldığınızı bir düşünün. Nasıl bir hayatınız olurdu?
Aslında anda bir probleminiz yok.
Şöyle bir düşünün; hayatımızın çoğu belki de hiç gerçekleşmeyecek senaryoları kafamızda kurmakla geçiyor. Geri kalanları da geçmişte yaşananları kafamızda tekrar tekrar oynatmakla…
Bize ne kalıyor peki? Belki de hiç… İşte her yerde duyduğumuz anda kalmak, anı yaşamak tam olarak bu.
Çoğunlukla ne burnunuza gelen kokuları fark edersiniz, ne sağdan soldan gelen sesleri duyarsınız, ne de yediğiniz şeylerin tadını tam olarak alırsınız. Geçiştiriyoruz sayın seyirciler… Hayatı çok fena geçiştiriyoruz. Kafamızdaki sesler bizi öylesine meşgul ediyor ki hayatı dolu dolu yaşamaya vakit kalmıyor.
“İyi de nasıl üstesinden geleceğiz bunun?” mu dediniz? Öyle duydum sanki.

Öncelikle acele etmek yok; bebek adımları…

Zihnimiz de tıpkı vücudumuzdaki kaslarımız gibi. Pratik yaptıkça gelişecek, geliştikçe daha çok anda kalabileceksiniz. O yüzden ilk denemede “Of olmuyor!” deyip bırakmak yok; bebek adımlarıyla başlamak en güzeli. Önce bir-iki saniyelik çabalarla başlayın. Evet doğru duydunuz; yalnızca bir-iki saniye. Yeni bir şeye başlarken yaptığımız en büyük hatalar minik adımları küçümsemek ve daha büyüklerini atmaya çalışmak. Gözünüz korkunca, yapamayınca pes etmiyorsanız istediğiniz kadar büyük adımlar atabilirsiniz. Ama genellikle pes ediyorsunuz, öyle değil mi?

Duyularınızı kullanın!

Anda kalmak için duyularınızdan yardım alın; emin olun size çok yardımcı olacaklar.
Kendinizi sık sık durdurup (İlk etapta kendinizi durdurmak aklınıza gelmeyecektir, hatırlatıcı kullanın!) neyin kokusunu aldığınızı, etrafta nelerin olduğunu, hangilerinin durağan, hangilerinin hareket halinde olduklarını, hangi sesleri duyduğunuzu fark etmeye çalışın. Normalde görmediğiniz, duymadığınız birçok şeyi fark edip çok şaşıracaksınız!

Yemek yemeyi meditasyon haline getirin.

Çoğu zaman yemek yerken ya televizyon açarız (şimdilerle Youtube), ya da muhabbet ederiz. Bu alışkanlığımızın bize fazla yedirdiğini ve kilo aldırdığını biliyor muydunuz? Bu sürede ne yiyip yemediğimizi, ne kadar yediğimizi farkında bile olmadığımız için nasıl kaptırıyoruz ama… Sonra gelsin sodalar.
Yediğiniz yemekleri anda kalmak için araç olarak kullanarak hem farkındalığınızı arttırabilir hem de doyduktan sonra yemek yemeye devam etme alışkanlığınızdan kurtulabilirsiniz. Ağzınıza attığınız her bir lokmanın tadını almaya, hatta ayırt etmeye çalışın. Tuz/şeker miktarı nasıl? Sıcak mı, soğuk mu? O lokmanın içinde hangi tatları alabiliyorsunuz?

Kendinizle konuşmanın gücünden faydalanın.

Kendinize sorular yönelterek, telkin cümleleri kullanarak ana çekebilirsiniz. Benim en çok işime yarayan iki cümle var… Bunlardan bir tanesi başta da bahsettiğim gibi kendime “Şu anda bir sorun var mı?” diye sormaktır ki cevap genelde hep “hayır”dır. Bir diğeri ise “Düşünebiliyor musun? Şu anda herkes aynı anı yaşıyor, bütün dünya bu anın içinde…” diye kendimi bunu düşünmeye itmek. Belki bu olay size bana geldiği kadar ilginç gelmeyebilir. Sizin için çalışır mı bilmem; denemekten zararlı çıkmazsınız.

Zihin egzersizlerinden yararlanın.

Zihninizi yavaş yavaş anda kalmaya zorladıkça alıştıracaksınız; ta ki bunu alışkanlık haline getirene kadar.


Küçük İlham Kutusu(Alinti)

19 Ekim 2019 Cumartesi

KELİMELERİNE DİKKAT ET

Ekim 19, 2019 0 Comments
Konuştuğumuz Kelimeler Beynimizi Değiştiriyor
Son çalışma harika sonuçlar sunuyor: Kullanmayı tercih ettiğiniz kelimeler beyninizi gerçekten değiştiriyor.
Thomas Jefferson Üniversitesi’nden nörobilimci Dr Andrew Newberg ve bir iletişim uzmanı olan Mark Robert Waldman “Kelimeler Beyninizi Değiştirebilir” isimli kitap üstünde birlikte çalıştılar. Kitapta şöyle diyorlar: “Tek bir kelime bile fiziksel ve duygusal stresi düzenleyen genlerin üzerinde etkilidir.”
‘Aşk’, ‘huzur’ gibi pozitif kelimeler kullandığımızda, bilişsel düşünceyi artırarak ve frontal loblardaki bölgeleri güçlendirerek,
beynimizin işleyişini değiştirebiliriz. Olumlu kelimeleri olumsuzlara göre daha fazla kullanmak, beynin motivasyonla ilgili bölümlerini harekete geçirebilir.
Spektrumun diğer ucunda ise şu var: negatif kelimeleri kullandığımızda stres kontrolüne destek olan bazı nöro kimyasalların üretilmesine engel oluruz. Her birimiz öncelikle endişe ve ilkel beynimizin hayatta kalabilmek için tehlikeli durumlardan bizi nasıl koruması gerektiğiyle ilgili donanıma sahibiz.
Yani negatif kelime ve görüşlerin düşüncelerimiz arasına girmesine izin verdiğimizde, beynimizin korku merkezini(amigdala) harekete geçiriyoruz ve stres üreten hormonların sistemimiz içine baskın yapmasına izin vermiş oluyoruz. Bu hormonlar ve nörotransmitterler mantığı ve mantıksal düşünmeyi bloke eder, normal fonksiyonlarında devam etmelerine engel olurlar. Newberg ve Waldman şöyle diyorlar: “Öfkeli sözcükler beyine, alarm mesajları gönderirler, frontal loblardaki mantık ve mantıksal düşünme bölgelerini kısmen kapatırlar.” Kitaplarından yaptığımız bir alıntı, ‘doğru’ kelimeleri kullanmanın beynimizi nasıl gerçekten değiştirdiğini gösteriyor:
Zihninizde pozitif ve iyimser bir kelime bulundurduğunuzda, frontal lob aktivitesini canlandırırsınız. Bu bölgeler, sizin eyleme geçmenizi sağlayan motor kortekse doğrudan bağlı olan dil bölgelerini de içerir. Araştırmamızın da gösterdiği gibi, olumlu kelimelere ne kadar odaklanırsanız, beyninizin diğer bölgelerini o kadar etkilemeye başlarsınız.
Paryetal lobdaki işlevler değişmeye başlar; bu da sizin kendiniz ve de iletişimde bulunduğunuz insanlar hakkındaki algınızı değiştirir. Kendiniz hakkında olumlu bir görüşünüz, diğer insanların da iyi yönlerini görmenizi sağlarken; kendiniz hakkındaki olumsuz bir görüşünüz de sizi şüphe ve vehme sürükleyecektir. Zaman içinde bilinçli kelimeleriniz, düşünceleriniz ve hislerinize tepki olarak talamusunuzun yapısı değişecek. Talamusdaki değişiklikler gerçeği algılama biçiminizi etkileyecektir.
Pozitif Psikoloji üzerine yapılan bir araştırma, pozitif kelimeler kullanmanın etkilerini gösteren detaylar sunuyor. 35-54 yaş arası bir grup yetişkinden, o gün içinde yolunda giden 3 şeyi nedenleriyle birlikte yazmaları istendi. Sonraki 3 ay boyunca mutluluklarının artmaya, depresyon duygularının da azalmaya devam ettiği gözlendi. Olumlu kelimelere odaklanarak ve bunları yansıtarak, genel sağlığımızı iyileştirebilir ve beynimizin işlevselliğini artırabiliriz.
Enerjinizi hangi kelimeler üzerine odaklıyorsunuz? Eğer hayatınızın istediğiniz kadar güzel olmadığını fark ettiyseniz, olumsuz kelimeleri ne sıklıkla kullandığınızı not etmek için bir defter tutun. Gerçekten daha iyi bir hayatın ne kadar kolay ulaşılabileceğini gördüğünüzde şaşıracaksınız: Kelimeleri değiştirin, hayatınız değişsin.
Kaynak:mistik

13 Ekim 2019 Pazar

8 Ekim 2019 Salı

NEVİN'E ÖĞÜTLER :)

Ekim 08, 2019 0 Comments



.Öncelikle gözünü seveyim biraz yavaşla kızım Nevin J

.Mizah duygunu asla yitirme, hayatı fazla ciddiye alma, her şey daima yolunda gitmedi gitmeyecek ama olumsuzluğa kapılıp kalma,hep güzel şeylerde konuşulamaz elbet ama %30 ‘u olumsuz olsun 70 çözüm ve mizah J

.Vicdanın, mantığın ve ruhun dengede ve aynı fikirde olduğu zamanlarda karar ver.

.Çok öfkelendiğinde direkt konuşma, nefes al nefesini say, dikkatini başka yere ver.Sonra üzülüyorsun.

.Sürekli dengede olan kişi sen olmak zorunda değilsin, hata yapabilirsin güzel hataların olsun.

.Endişelenmeyi bırak, tekamül seviyeni artır, her şeyi kontrol edemeyeceğini öğren, hayatın akışına güven

.Amatör ruhlu olmaktan çık, bir şeyle ilgileniyorsan profesyonel ol , disiplini sağla bloğu güncel tutmak gibi :P

.En güzel yanın şükretmesini bilmen aferin , böyle devam (Şükürler olsun şükredecek çok şey var)

.Az panik derin nefes

.Anda kalmayı becer artık

.Üzüldüğün durumların bir süre sonra önemi kalmadığını kendine daima hatırlat, hatırla ki hayat akıp giderken sayılı günlerini mutsuz geçirme

.Çok bilmişlik yapıp her şeyi sürekli eleştirip durma,

.Daha çok gülümse

.Daha çok sev, gerçekten daha az eleştir J (bir madde öncede yazdığımı biliyorum durum o kadar vahim, çünkü çok mükemmelim her şey eleştiri konusu :P)

.Sağlık konusunda evhamlı olmaktan çık, sakin ol akışa güven

.İnsanlara daha çok tahammül göster, ama çok ta tahammülün kalmadığı kişilerden uzak dur J

.Değer ver değerli hissettiren kişilerle ol

.Özsaygını her daim koru

.Sürekli öğren çabuk sıkılma

9 Eylül 2019 Pazartesi

Dönüşüm

Eylül 09, 2019 0 Comments
3 ay 6 ay yada geçen hafta yaşadığın olumsuz durumu düşün, şu anda ne durumda ve senin için hala çok onemi varmı, kendini üzdüğün kadar bir önemi  varmıymış.
Daralmış, bunalmış olduğumuz durumlarda durup biraz düşünebilsek belki o an yaşadığımız olumsuz duygunun tesirinden çabuk kurtuluruz."Gün gelip hic bir önemi olmayacak bu durum için neden bugünümü bu kadar harap ediyorum "
Kolay değil elbet ama bize bir ömür biçildiğini unutmadan, ve geriye sayım devam ederken hayatı kendimize ve başkalarına zehir etmeden yasamayi seçmek bir seçim.
Ya yasadiklarindan ders alip önüne bakmayı kendini yeniye açmayı seçersin yada tüm evren sana karşıymış gibi batsın bu dünya modunda gezersin seçim senin...

1 Eylül 2019 Pazar

SELVİ BOYLUM AL YAZMALIM

Eylül 01, 2019 0 Comments

Eski filimlerin farklı bir tadı ahengi var. En çok  ağladığım ,ağlarım diye isteyip tekrar izlemediğim filimdir ,insanın yüreğini dağlayan güzel bir yapıt .İzlerken mutlaka hepimiz düşünmüşüzdür "ben olsam ne yapardım"diye,  zor bir durum:) bende sanırım emek vereni seçerdim😇 Jehan Barbur'un yorumu muhteşem olmuş.Hangi saatte dinliyorsanız o anın şarkısı olsun,buyrun 😊
Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti..

31 Ağustos 2019 Cumartesi

Elif

Ağustos 31, 2019 0 Comments

İyi ki doğdun Elif'im, bu fotograf seninle ilk tanismamızın o anı.Kim çektiyse eline sağlık:) Büyük babannen, dedeye benzer hali olmasada çıtır deden🤭 ,yakışıklı dayin ve bendeniz büyük halan,nasıl heyecan ve merakla başındayız o anda.
Sen sağlıkla, mutlulukla çok yaşa, annen gibi melek kalpli bir insan olacaksin eminim,tatlımı tatlı minik Elifimiz uzaktasın ,yillar sonrada bu sayfaya her baktiginda doğum günün kutlanmış olacak,bu sana doğum günü hediyesi kimsenin doğum günü burda kutlanmadı özel olduğunu bil🎊🎉❤
Şimdilik annen okur bu sayfaları sana, sonra sen okumaya başlayacaksın ,değerli olduğunu bil ve bunu hisset ,çok şanslısın birbirini seven kollayan,aile birliği bütün bir ailede doğdun, sevgiye hiç muhtaç olmayacaksin hic birimizin olmadığı gibi, ama önce sen kendini sev ve en önce kendine değer ver( anlayacağın yaşta okudugunu var sayarak yazıldı bu kısmi 😅)
Uzun lafın kısası İyi ki doğmuş caaanımız Elif' imiz 🎉🎊💃❤

28 Ağustos 2019 Çarşamba

AKSAM TÜRKÜSÜ

Ağustos 28, 2019 0 Comments
Çekilmez bir şelek vurdun arkama; 
Şaşırdım yollarda kaldım, akşama.
Umudum her zaman bakidir amma,
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun

Ağzımızdan cikan her söze,düşüncelerimize dikkat ettiğimiz kadar dinlediğimiz müziklerede  dikkat etmemiz önemli aslinda.Pozitif enerji veren güzel sözler içeren müzikler dinlemeye özen göstermeliymişiz.
Hep de böyle olamaz üstelik o kadar güzel türkülerimiz varken;ayrılıslarin,kavusmalarin,özlemlerin kisaca sevdanın yoğun olduğu sevginin emeğin pek kıymetli olduğu o yoğun duyguların dizelere müziklere dökülüşü.
Akşamın türküsü olsun şuraya bırakıyorum:))
https://youtu.be/-KmnOncGQzo

20 Ağustos 2019 Salı

HER ŞEYİN HAYIRLISINI DİLE

Ağustos 20, 2019 0 Comments

Hayırlı olanı dilemek,olmayan bir seyin hayırlı olmayacağı için olmadığına inanmak büyük güç verir insana.
Çok istersin o şeyi olmayınca çok üzülürsün ama istediğin şey gerçekten senin ve bütünün hayrınamıdır bilmezsin.
Bu yüzden inan, şanslı kıl kendini; hayrıma olmayacaktı, daha iyileri olacak de.
Hiç bir sey kaybetmezsin, o iş olmuyorsa demekki hayrına olmayacaktı, alacağın şeyi kaçırdıysan sana mutluluk vermeyecekti, iliskin bitti ise huzursuz olacaktın hayat sana zulm olacaktı.
Ne dilersen dile once her seyin hayırlısını dile, o an cok istediğin şey için sonra çok pişman olabilirsin.
Ve inan deki " hayırlı şeyler beni bulur olmayanlar bir nedenle hayatımdan uzaklaşır "

Benim ve bütünün hayrına 💙

16 Ağustos 2019 Cuma

Hepimiz Biraz Şamanız

Ağustos 16, 2019 0 Comments

Farkında olsak da, olmasak da kültürümüzün, yaşayışımızın, gelenek ve göreneklerimizin temelinde Şamanizm ve Tengrizm kökenli davranışlar vardır. Günümüzde bu davranışlar batıl olarak nitelendirilse bile, kökenleri araştırıldığında hemen hepsi manaya bürünür.
 1.

Kurşun Dökmek

Kurşun dökme adeti de şamanizm geleneklerindendir. Şamanizm'de buna "kut dökme" denir. Kötü ruhlardan birinin çaldığı kutuyu "talih, saadet unsurunu" geri döndürmek için yapılan bir sihri ayindir.
 2.

Kırmızı Kurdele

Gelinliğin üzerine bağlanan kırmızı kurdeleler, nişan törenlerinde yüzüklere bağlanan kırmızı kurdeleler, okumaya yeni geçmiş çocukların yakasına takılan kırmızı kurdeleler; hep uğuru ve kısmeti temsil eder.  Ayrıca kötü ruhların şerrinden korunma sağladığına inanılır.
 3.

Mezar Taşlarımız

Günümüzde toplumda ulu kabul edilen kimselerin ölümlerinden sonra ruhlarından medet ummak ve mezarlarının kutsanışı  şaman geleneğin devamıdır.
Mezarlara taş dikilmesi ve bu taşın sanat eseri haline getirilecek kadar süslenmesi İslam coğrafyasında sadece Anadolu’da görülmektedir.
 4.

Dilek Tutmak

Dile tutmak da Şamanizm kökenli bir davranış şeklidir. Tabiat ruhlarının dileklerin gerçekleşmesine aracılık ettiğine inanılır.
 5.

Köpek Ulumasının Uğursuz Sayılması

Şamanizm’de köpek bir ruhun yaklaştığını uzaktan acı ulumayla haber verebilmektedir. Sıradan bir kişinin bu ruhu görmesi; onun pek yakında öleceğine işaret sayılır. Anadolu’nun kimi yerlerinde köpek uluması uğursuz sayılmaktadır. Köpeklerin bazı olayları önceden algıladıklarına ve bunu uluyarak anlattıklarına inanılır.
 6.

Nazar İnancımız

Anadolu’da halk  arasında “nazar” olgusu çok yaygın bir inanıştır.
Bazı insanların olağandışı özellikleri olduğu ve bakışlarının karşılarındaki kimselere rahatsızlık verdiğine, kötülük getirdiğine inanılır. Bunun önüne geçmek için “nazar boncuğu” “deve boncuğu” “göz boncuğu” vb. takılır. Bu inanış da Şamanizm'den kalmadır.
 7.

Kullandığımız Kilim Motifleri

Eski Türklerde bir Şamanın giysisine yılan,akrep, çıyan, kunduz gibi yabani hayvan şekilleri çizmesinin, bu hayvanları topluluğun yaşam alanlarından uzak tutmaya yardımcı olduğuna inanılır.
Günümüzde Anadolu’da Türkmen köylerinde dokunan halı, kilim, örtü ve perdelere işlenen desenler, giysiler üzerinde kullanılan motifler bu inanıştan  kaynaklanır.
 8.

Mevlit ve İlahiler

Şamanlar ayinlerinde davul ve kopuz kullanmışlardır. Müziksiz hayatın ve ayinlerin değişilmez bir parçasıdır. Oysa İslam dininde Kur’an'ın müzikle okunması kesinlikle günahtır. Şaman geleneğinin devamı olarak Anadolu’da Hz.Muhammed’in Hz.Ali’nin hayatları müzikle okunmaktadır
Mevlit ve İlahiler sadece Anadolu’da uygulanan müzikli anlatımlardır. İslam dininde ölünün ardından mevlit merasimi diye bir uygulama yoktur.
Osmanlı tarihinde ilk Mevlit, 1409-10 yıllarında Bursalı bir fırıncı ustası olan Süleyman Çelebi tarafından yazılmıştır.
 9.

Su İçerken Kafanın Elle Desteklenmesi

Bu da bir Şaman geleneği kalıntısıdır. Şöyle ki, su içerken insan akli başından kaçabilir diye kafa elle tutulurmuş.
 10.

Mezarlardaki Küçük Suluklar

Mezarların ayak ucunda bulunan küçük suluklar; ruhların susadıkları zaman kalkıp oradan su içmeleri inancına dayanır. Ayrıca kuşların, böceklerin o suluklardan su içmesinin, ölmüş kişinin ruhuna fayda edeceğine inanılır.
Not: Şaman kültüründe, ayinlerde kullanılan yardımcı ruhlar, kuş biçiminde tasvir edilmişlerdir. Kuş biçiminde düşünülen bu ruhlar Şamanlara, gökyüzüne yapacakları yolculukta yardımcı olmaktadır.
 11.

Yukarıda Allah Var

Tengrizm inancından kalmıştır. Bu anlayıştan dolayı dua ya da işaret ederken eller gökyüzüne açılır.
 12.

Sağ Ayak

Kapıdan çıkarken sağ ayağın önde olması da Şaman kültüründen kalma bir ritüeldir. Sol ayakla geçmenin kişiye uğursuzluk getireceğine inanılır.
 13.

Su Dökerek Uğurlama

Şaman kültüründeki suyun kutsallığı olgusunun doğurduğu adettir. Su berekettir, kutsaldır. “Su gibi çabuk dön, ak geri gel, ak çabuk, kazasız belasız git” demek için su dökülür gidenin arkasından.
 14.

Türbelere, Ağaçlara, Çalılara Bez ve Çaput Bağlamak

Şamanizm inancında dilek dileme şekli. Küçük kumaş parçaları genel olarak ağaçlara çok önem verildiğinden ve yaşamın sembolü kabul edildiğinden ve yaşam üzerinde muazzam etkileri olduğu düşünüldüğünden, bunların dallarına bağlanır ve dileğin gerçekleşmesi beklenir.
Günümüz Türkiye’sinde bu eski gelenek halen devam etmektedir. Temelinde ise doğadaki her varlığın bir ruhu olduğu inancı yatmaktadır.
 15.

Tahtaya Vurmak

Eski Türkler göçebe oldukları için, daha önce girmedikleri ormanlara girerken, ormandaki kötü ruhları kovmak için ağaçlara vurup bağırarak gürültü çıkarırlarmış. Bu davranış aynı zamanda doğa ruhlarına kötü olayları haber verip, onlardan korunma dilemek amaçlıdır. Tahtaya vurma adeti, sadece Türk kültüründe değil bir çok Avrupa kültüründe de vardır.
 16.

Ölünün Ardından Belirli Aralıklarla Toplanmak

Birisi öldükten sonra evinde toplanıp dua okumak, bu toplanma işini 7, 21, 40 günde bir tekrarlamak gibi eylemler de Şaman kültüründen kalmadır.
Eski Türk inanışına göre ruh fiziki bedenini** 40** gün sonra terk etmektedir. Vefat edenin “**40’**ın çıkması” deyimi vardır. Şamanizm’de ölen kişinin ruhu evi terk etsin, göğe yolculuğuna başlasın, öteki ruhlar doluşmasın diye insanlar ölen kişinin evinde toplanıp ayin yapar, yas tutarlar.
 17.

Çocuklara Doğadan Esinlenen İsimler Koymak

Orta Asya Toplulukları (Eski Türkler) doğada bazı gizli kuvvetlerin varlığına inanmışlardır. Tabiat güçlerine itikad, hemen hemen bütün halk dinlerinde mevcuttur. Fiziki çevrede bulunan dağ, deniz, ırmak, ateş, fırtına, gök gürültüsü, ay, güneş, yıldızlar gibi tabiat şekillerine ve olaylarına karşı hayret ve korkuyla karışık bir saygı hissi eskiden beri olmuştur. Çocuklarımıza verdiğimiz isimlerin birçoğu da bu derin bağlardan kaynaklanmaktadır.

Onedio Alıntı.