22 Ekim 2019 Salı

ANDA KALMAK

Ekim 22, 2019 0 Comments

Maddi sıkıntılarınız, toplantılar, sınavlar, aşk hayatınızdaki karmaşalar…
Size çok ilginç bir şey söyleyeyim mi?
Aslında hayatımızın yaklaşık %80’inde HİÇBİR sıkıntınız yok. Hem de hiç… Eğer güvenli bir ortamda şu yazıyı okuyabiliyorsanız, aslında şu an HİÇBİR sorununuz yok.
Bakın kaygılarınızdan bahsetmiyorum, yarınki toplantınızdan, dün yaşadığınız kavgadan bahsetmiyorum. Şu andan bahsediyorum… Sadece durun ve kendinize sorun: “Tam şu an yolunda gitmeyen bir şey var mı?” Tehlikede misiniz? Ağrınız, sancınız var mı? Size yöneltilen bir şiddetle veya herhangi kötü bir durumla karşı karşıya mısınız şu an? Şimdi de kendinize bunu hemen hemen her soruşunuzda “hayır” cevabı aldığınızı ve yaşamınız boyunca anda kaldığınızı bir düşünün. Nasıl bir hayatınız olurdu?
Aslında anda bir probleminiz yok.
Şöyle bir düşünün; hayatımızın çoğu belki de hiç gerçekleşmeyecek senaryoları kafamızda kurmakla geçiyor. Geri kalanları da geçmişte yaşananları kafamızda tekrar tekrar oynatmakla…
Bize ne kalıyor peki? Belki de hiç… İşte her yerde duyduğumuz anda kalmak, anı yaşamak tam olarak bu.
Çoğunlukla ne burnunuza gelen kokuları fark edersiniz, ne sağdan soldan gelen sesleri duyarsınız, ne de yediğiniz şeylerin tadını tam olarak alırsınız. Geçiştiriyoruz sayın seyirciler… Hayatı çok fena geçiştiriyoruz. Kafamızdaki sesler bizi öylesine meşgul ediyor ki hayatı dolu dolu yaşamaya vakit kalmıyor.
“İyi de nasıl üstesinden geleceğiz bunun?” mu dediniz? Öyle duydum sanki.

Öncelikle acele etmek yok; bebek adımları…

Zihnimiz de tıpkı vücudumuzdaki kaslarımız gibi. Pratik yaptıkça gelişecek, geliştikçe daha çok anda kalabileceksiniz. O yüzden ilk denemede “Of olmuyor!” deyip bırakmak yok; bebek adımlarıyla başlamak en güzeli. Önce bir-iki saniyelik çabalarla başlayın. Evet doğru duydunuz; yalnızca bir-iki saniye. Yeni bir şeye başlarken yaptığımız en büyük hatalar minik adımları küçümsemek ve daha büyüklerini atmaya çalışmak. Gözünüz korkunca, yapamayınca pes etmiyorsanız istediğiniz kadar büyük adımlar atabilirsiniz. Ama genellikle pes ediyorsunuz, öyle değil mi?

Duyularınızı kullanın!

Anda kalmak için duyularınızdan yardım alın; emin olun size çok yardımcı olacaklar.
Kendinizi sık sık durdurup (İlk etapta kendinizi durdurmak aklınıza gelmeyecektir, hatırlatıcı kullanın!) neyin kokusunu aldığınızı, etrafta nelerin olduğunu, hangilerinin durağan, hangilerinin hareket halinde olduklarını, hangi sesleri duyduğunuzu fark etmeye çalışın. Normalde görmediğiniz, duymadığınız birçok şeyi fark edip çok şaşıracaksınız!

Yemek yemeyi meditasyon haline getirin.

Çoğu zaman yemek yerken ya televizyon açarız (şimdilerle Youtube), ya da muhabbet ederiz. Bu alışkanlığımızın bize fazla yedirdiğini ve kilo aldırdığını biliyor muydunuz? Bu sürede ne yiyip yemediğimizi, ne kadar yediğimizi farkında bile olmadığımız için nasıl kaptırıyoruz ama… Sonra gelsin sodalar.
Yediğiniz yemekleri anda kalmak için araç olarak kullanarak hem farkındalığınızı arttırabilir hem de doyduktan sonra yemek yemeye devam etme alışkanlığınızdan kurtulabilirsiniz. Ağzınıza attığınız her bir lokmanın tadını almaya, hatta ayırt etmeye çalışın. Tuz/şeker miktarı nasıl? Sıcak mı, soğuk mu? O lokmanın içinde hangi tatları alabiliyorsunuz?

Kendinizle konuşmanın gücünden faydalanın.

Kendinize sorular yönelterek, telkin cümleleri kullanarak ana çekebilirsiniz. Benim en çok işime yarayan iki cümle var… Bunlardan bir tanesi başta da bahsettiğim gibi kendime “Şu anda bir sorun var mı?” diye sormaktır ki cevap genelde hep “hayır”dır. Bir diğeri ise “Düşünebiliyor musun? Şu anda herkes aynı anı yaşıyor, bütün dünya bu anın içinde…” diye kendimi bunu düşünmeye itmek. Belki bu olay size bana geldiği kadar ilginç gelmeyebilir. Sizin için çalışır mı bilmem; denemekten zararlı çıkmazsınız.

Zihin egzersizlerinden yararlanın.

Zihninizi yavaş yavaş anda kalmaya zorladıkça alıştıracaksınız; ta ki bunu alışkanlık haline getirene kadar.


Küçük İlham Kutusu(Alinti)

19 Ekim 2019 Cumartesi

KELİMELERİNE DİKKAT ET

Ekim 19, 2019 0 Comments
Konuştuğumuz Kelimeler Beynimizi Değiştiriyor
Son çalışma harika sonuçlar sunuyor: Kullanmayı tercih ettiğiniz kelimeler beyninizi gerçekten değiştiriyor.
Thomas Jefferson Üniversitesi’nden nörobilimci Dr Andrew Newberg ve bir iletişim uzmanı olan Mark Robert Waldman “Kelimeler Beyninizi Değiştirebilir” isimli kitap üstünde birlikte çalıştılar. Kitapta şöyle diyorlar: “Tek bir kelime bile fiziksel ve duygusal stresi düzenleyen genlerin üzerinde etkilidir.”
‘Aşk’, ‘huzur’ gibi pozitif kelimeler kullandığımızda, bilişsel düşünceyi artırarak ve frontal loblardaki bölgeleri güçlendirerek,
beynimizin işleyişini değiştirebiliriz. Olumlu kelimeleri olumsuzlara göre daha fazla kullanmak, beynin motivasyonla ilgili bölümlerini harekete geçirebilir.
Spektrumun diğer ucunda ise şu var: negatif kelimeleri kullandığımızda stres kontrolüne destek olan bazı nöro kimyasalların üretilmesine engel oluruz. Her birimiz öncelikle endişe ve ilkel beynimizin hayatta kalabilmek için tehlikeli durumlardan bizi nasıl koruması gerektiğiyle ilgili donanıma sahibiz.
Yani negatif kelime ve görüşlerin düşüncelerimiz arasına girmesine izin verdiğimizde, beynimizin korku merkezini(amigdala) harekete geçiriyoruz ve stres üreten hormonların sistemimiz içine baskın yapmasına izin vermiş oluyoruz. Bu hormonlar ve nörotransmitterler mantığı ve mantıksal düşünmeyi bloke eder, normal fonksiyonlarında devam etmelerine engel olurlar. Newberg ve Waldman şöyle diyorlar: “Öfkeli sözcükler beyine, alarm mesajları gönderirler, frontal loblardaki mantık ve mantıksal düşünme bölgelerini kısmen kapatırlar.” Kitaplarından yaptığımız bir alıntı, ‘doğru’ kelimeleri kullanmanın beynimizi nasıl gerçekten değiştirdiğini gösteriyor:
Zihninizde pozitif ve iyimser bir kelime bulundurduğunuzda, frontal lob aktivitesini canlandırırsınız. Bu bölgeler, sizin eyleme geçmenizi sağlayan motor kortekse doğrudan bağlı olan dil bölgelerini de içerir. Araştırmamızın da gösterdiği gibi, olumlu kelimelere ne kadar odaklanırsanız, beyninizin diğer bölgelerini o kadar etkilemeye başlarsınız.
Paryetal lobdaki işlevler değişmeye başlar; bu da sizin kendiniz ve de iletişimde bulunduğunuz insanlar hakkındaki algınızı değiştirir. Kendiniz hakkında olumlu bir görüşünüz, diğer insanların da iyi yönlerini görmenizi sağlarken; kendiniz hakkındaki olumsuz bir görüşünüz de sizi şüphe ve vehme sürükleyecektir. Zaman içinde bilinçli kelimeleriniz, düşünceleriniz ve hislerinize tepki olarak talamusunuzun yapısı değişecek. Talamusdaki değişiklikler gerçeği algılama biçiminizi etkileyecektir.
Pozitif Psikoloji üzerine yapılan bir araştırma, pozitif kelimeler kullanmanın etkilerini gösteren detaylar sunuyor. 35-54 yaş arası bir grup yetişkinden, o gün içinde yolunda giden 3 şeyi nedenleriyle birlikte yazmaları istendi. Sonraki 3 ay boyunca mutluluklarının artmaya, depresyon duygularının da azalmaya devam ettiği gözlendi. Olumlu kelimelere odaklanarak ve bunları yansıtarak, genel sağlığımızı iyileştirebilir ve beynimizin işlevselliğini artırabiliriz.
Enerjinizi hangi kelimeler üzerine odaklıyorsunuz? Eğer hayatınızın istediğiniz kadar güzel olmadığını fark ettiyseniz, olumsuz kelimeleri ne sıklıkla kullandığınızı not etmek için bir defter tutun. Gerçekten daha iyi bir hayatın ne kadar kolay ulaşılabileceğini gördüğünüzde şaşıracaksınız: Kelimeleri değiştirin, hayatınız değişsin.
Kaynak:mistik

13 Ekim 2019 Pazar

8 Ekim 2019 Salı

NEVİN'E ÖĞÜTLER :)

Ekim 08, 2019 0 Comments



.Öncelikle gözünü seveyim biraz yavaşla kızım Nevin J

.Mizah duygunu asla yitirme, hayatı fazla ciddiye alma, her şey daima yolunda gitmedi gitmeyecek ama olumsuzluğa kapılıp kalma,hep güzel şeylerde konuşulamaz elbet ama %30 ‘u olumsuz olsun 70 çözüm ve mizah J

.Vicdanın, mantığın ve ruhun dengede ve aynı fikirde olduğu zamanlarda karar ver.

.Çok öfkelendiğinde direkt konuşma, nefes al nefesini say, dikkatini başka yere ver.Sonra üzülüyorsun.

.Sürekli dengede olan kişi sen olmak zorunda değilsin, hata yapabilirsin güzel hataların olsun.

.Endişelenmeyi bırak, tekamül seviyeni artır, her şeyi kontrol edemeyeceğini öğren, hayatın akışına güven

.Amatör ruhlu olmaktan çık, bir şeyle ilgileniyorsan profesyonel ol , disiplini sağla bloğu güncel tutmak gibi :P

.En güzel yanın şükretmesini bilmen aferin , böyle devam (Şükürler olsun şükredecek çok şey var)

.Az panik derin nefes

.Anda kalmayı becer artık

.Üzüldüğün durumların bir süre sonra önemi kalmadığını kendine daima hatırlat, hatırla ki hayat akıp giderken sayılı günlerini mutsuz geçirme

.Çok bilmişlik yapıp her şeyi sürekli eleştirip durma,

.Daha çok gülümse

.Daha çok sev, gerçekten daha az eleştir J (bir madde öncede yazdığımı biliyorum durum o kadar vahim, çünkü çok mükemmelim her şey eleştiri konusu :P)

.Sağlık konusunda evhamlı olmaktan çık, sakin ol akışa güven

.İnsanlara daha çok tahammül göster, ama çok ta tahammülün kalmadığı kişilerden uzak dur J

.Değer ver değerli hissettiren kişilerle ol

.Özsaygını her daim koru

.Sürekli öğren çabuk sıkılma