7 Mayıs 2018 Pazartesi

KENDİNİ GELİŞTİRMEK

Mayıs 07, 2018 0 Comments




 
Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, agaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Aksamları da arkadaşından bir kaç saat sonra ağaç kesmeyi birikiyormuş.
Ikinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş. Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar.
Sonuç: İkinci adam çok daha fazla ağaç kesmiş. Birinci adam öfkelenmiş: "Bu nasıl olabilir? Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken ise başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu isin sırrı ne?"
ikinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş: "
Ortada bir sır yok.. Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir.
"Kendimizi geliştirmek, baltamızı bilemektir. Kendimize zaman ayırıp, yaşamımızı objektif bir bakışla gözden geçirmektir. Zayıf bulduğumuz alanlarımızı geliştirmek için caba göstermektir. Bu, zihnimizin, ruhumuzun, karakterimizin güçlenmesi için olmazsa olmaz bir koşuldur. Delhi'deki ünlü tapınakta Sokrat’ın su sözü yer alir: "insan Kendini Tanı." Kendini tanımak, su anda olduğumuz noktayla olmak istediğimiz nokta arasındaki yoldur. Kendini tanımak, kendimizi nasıl gördüğümüz ile başkalarının bizi nasıl gördüğü arasında fark olmaması anlamına gelir. Bireysel ve is yaşamımızda başarılı, mutlu ve doyumlu olmak istiyorsak, baltamızı bilemek için kendimize zaman ayırmalıyız.

5 Mayıs 2018 Cumartesi

BİR AŞK İÇİN HER ŞEYİ YAPTIĞINA İNANIYORSAN

Mayıs 05, 2018 0 Comments


Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hâlâ yalnızsan için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan, “Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?” diye bir soruyla bile karşılaşabilirsin.

***

İki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz. Sen, “Ama senin için şunu yaptım” derken o, “Şunu yapmadın” diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka aklına hiç getirmediğin bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın. Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. “Peki o ne yaptı?” deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Senin hayatı ıskalama lüksün yok. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.

***

Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. “Acılara tutunarak” yaşamayı öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor. Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç girmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana. Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası... Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun ki aslolan yürektir. Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yaşadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...

Nazım Hikmet

ZAMAN

Mayıs 05, 2018 0 Comments

30 Nisan annemin doğum günü o benim her şeyim, varlığı mutluluk sebebim, karşılıksız fedakarlığı kendinin önüne hep bizi koyuşu , kendi hayatını yaşayamamış hep bizim için yaşamış olması içimde sızıdır hep.Ne yapsam hakkını ödeyemem , herkesin annesi öyledir kendine ama benim annem başkadır bana. 71 yaşına girdi aradım birde facebook açmıştık ona ordan herkes kutlamış sen geç kaldın dedi muzurca :) sonra dedi ki 71 yıl çok hızlı geçti sanki dün gibi çocukluğum ,gençliğim, ama birde yaşananlara baktığımda çok uzun gibi.

Hayat böyle hızlıca gelip geçiyor öylede böylede , o zaman öyle böyle geçmesin hakkını vererek geçirelim bize değer veren ;değerli insanlarla mutlu anlar yaratalım kendimize.

Çayda akan su gibi , çölde esen yel gibi
İşte bir günü daha kayboldu ömrümün.
Ben ben oldukça iki günün gamını bir çekmem.
Biri geçip giden gün biri gelecek gün.

Ömer Hayyam.

4 Mayıs 2018 Cuma

FARKINDALIK

Mayıs 04, 2018 0 Comments



Farkındalık “anda kalmaktır”  nerdeyse tüm yazılarımda bahsettiğim gibi geçmişin pişmanlıkları geleceğin endişesini yaşamadan o an yaşadığın durumda olmak , örneğin güzel bir manzara karşısında sadece o anda olmak bundan keyif almak, bir çoğumuz anları o kadar çok ıskalıyoruz ki o anların içinde ki küçük mucizeleri yada işaretleri göremiyoruz.  
Anda kalan insan daha az streslidir, tekamül seviyesi daha çok artmıştır, daha fazla olgunlaşmış ve olaylara bakış açısını geliştirmiştir.
 Anda kalmayı bir nebzede başarabilmek için, hemen aşağıdaki egzersizlere başlayalım, yaşıyorsak hakkını verelim amaç mutluluk ve huzur olsun gerisi hikaye…
 
Aşağıdaki egzersizi günün istediğiniz zamanında 2 dakikanınızı ayırarak yapabilirsiniz. Hatta şimdi hemen yapmanızı öneririm.

  1. Saatiniz ile 2 dakikalık bir zaman dilimi tutun. Mümkünse 2 dakikadan geriye sayan bir sayaç olabilir.
  2. Dikkatinizi bu 2 dakika süresince nefesinize verin. Örneğin Sadece karnınızın şiştiğini ve indiğini veya havanın burun deliklerinden girmesini hissedin ve dikkatinizi verin. (Nefesinizi karından alıp, verebilirseniz bu egzersiz diyafram nefesi almanıza da yardımcı olur)
  3. Karnınız her şiştiğinde nefesinizi sayın. Karnınız şişti “1”, indi tekrar şişti “2” gibi. Böylece “10” a kadar devam edin. “10” a geldiğinizde tekrar “1” den başlayın.
  4. Dikkatiniz nefesinizden başka bir yere kayarsa (ki bu normal bir durum) örneğin bir düşünce fark edersek, tekrar “1”den başlıyoruz.
  5. Amacımız düşüncenin gelmemesi değil fark ettiğimiz anda tekrar nefese odaklanıp “1” den başlamak.
  6. Asla “10” a kadar gelemediğimiz için veya hep düşünceler olduğu için kendimizi yargılamıyoruz. Masumca tekrar nefesimize odaklanıyoruz.

Bir performans hedefimiz yok. “10” a kadar gelemediğimizde bu bir problem değil. Bazen düşüncelerin içinde kaybolabiliriz. Bu da normal.
Bu egzersizi günde istediğiniz bir zaman diliminde veya istediğiniz sayıda yapabilirsiniz. Eğer hoşunuza giderse süreyi attırabilirsiniz.
Düzenli uyguladığınızda gün içerisinde odaklanma ve farkındalık yeteneğinizin geliştiğini göreceksiniz